relevante Treffer

• değiştirmek (v.)
  عدل
  mehr ...
• bütünlük (n.)
  عدل
  mehr ...
• başkalaşmak (v.)
  عدل
  mehr ...
• haklı (n.)
  عدل
  mehr ...
• doğrultmak (v.)
  عدل
  mehr ...
• uyarlamak (v.)
  عدل
  mehr ...
• doğrulmak (v.)
  عدل
  mehr ...
• hak
  عدل
  mehr ...
• çuval
  عِدْل
  mehr ...
• denkleştirmek
  عَدّلَ
  mehr ...
• hak
  اَلْعَدْلُ
  mehr ...
• Hakk
  عَدْل
  mehr ...
• tadil etmek
  عَدَّلَ
  mehr ...
• emsal (adj.)
  عدل
  mehr ...
• düzenlemek (v.)
  عدل
  mehr ...
• dürüstlük (n.)
  عدل
  mehr ...
• tarafsızlık (n.)
  عدل
  mehr ...
• ayarlamak (v.)
  عدل
  mehr ...
• adalet (n.)
  عدل
  mehr ...
• eşit (adj.)
  عدل
  mehr ...
• denk (adj.)
  عدل
  mehr ...
• sağ (n.)
  عدل
  mehr ...
• düzelmek (v.)
  عدل
  mehr ...
• dizmek (v.)
  عدل
  mehr ...
• adliye sarayı
  دَارُ العَدْل
  mehr ...
• adelet bakanı
  وَزِيرُ العَدْل
  mehr ...
• noter (n.)
  الكاتب العدل
  mehr ...
• adalet divanı
  مَحْكَمَة العَدْل
  mehr ...
• adalet bakanlığı
  وَزَارة العَدْل
  mehr ...
• handikap (n.)
  سباق العدل
  mehr ...

Textbeispiele

• Bunun adaletle ne alakası var?
  أي عدل تتكلمين عنّه؟
• Anlaşılan Jim Braddock'u emekli sandalyesinden sürükleyip getirmişler.
  يبدو أن المخضرم (جيم برادوك) عدل عن تقاعده ...
• -Jim Braddock'ı emeklilikten geri almışlar gibi görünüyor.
  يبدو أن المخضرم (جيم برادوك) عدل عن تقاعده ...
• - Uluslararası Adalet Mahkemesi... ...sırf onun için elektrikli sandalyeyi tekrar gündeme alıyor.
  تحدّثت وزارة العدل عن إعدامه بالكرسيّ الكهربائي رأفة به
• Adalet İçin Çabalıyorum Ben.
  للبحث عن العدل
• Adalet Bakanlığı nerede olduğumu soruyor!
  إسمع، وزارة العدل تسأل عن مكان تواجدي
• Haksızlıkmış. Onlar haksızlık falan dinlemez.
  عدل ؟ مالذي تتحدثين عنه ؟ عدل ؟ إنهم لا يهتمون أبدا بالعدل ؟
• Bu haksızlık. Haksızlık demişken, hemen şunu söyleyeyim.
  دعني اخبرك شيئاً عن العدل
• Dürüst olmaya çalışıyorum.
  دعني اخبرك شيئاً عن العدل
• Dr. King adalet hakkında konuşurdu.
  د/ كينج تحدث عن العدل